Sayfalar

6 Haz 2011

Düşünmek...

Düşmek; bazen bir daha kalkamamaktır. 

Bazende, daha iyi kalkmak toparlanmak, eskisinden daha diri olmamaktır ruh için.Elbet beden düşecek toprağa tıpkı bir yaprak gibi. 

Bir kıvılcım gibi söner bedenler.Elbet bedenler toprak olur. 
Ya düşen yürekse ve ruhumuzsa ne olur? 

Yaşamın pırıltılarında esir ettiğimiz sımsıkı tutamadığımız yüreğim ne olur,ah yürekler ne olur? 

Tutabilmek hayatı ve tutunabilmek biryerlere,birşeylerin ucunda olsa... Sımsıkı tut yüreğini ki tutundum diyebildiğin birşeyin olsun. Her insanın en çok aşina olduğu kadar bir o kadar uzak olduğu menzil değilmidir yüreğimiz ? 

Ne kadar ara verirse versin insan. birşeye ara vermemeli yüreğine onu hep sıkıca tutmalı ve tutunacak bir yer bir liman aradığında içinde bulmalı onu, 
coşturmalı değil mi çağlayanları? 
Açtırmalı tüm lalelezarları yüreğinde. 
Sıkı tut yüreğini hem de sımkısı kaçmasın . 

Niye sıkılıyoruz ki ? 
Neden hezeyanlar neden yüreğimizde med-cezirler ? 
Galiba tutamıyoruz/tutunamıyoruz, hiç bitmiyor yürek fırtınasıda ondan. 
Ne ümitler saklıyorum içimde ve de son nefese kadar saklayacağım ben. 

Ümit o ki; hiçbir çile ve zorluk ruhu yıpratmasın, yolundan alıkoymasın. 

Bedenimiz elbet eskir, pörsür. ya ümitlerimiz hayallerimiz ve tabi ki sıkı sıkı sardığımız, sarıldığımız yüreğimiz? 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder